SEMPOZYUM HAKKINDA
Antik dönemlerde Smyrna adıyla bilinen İzmir, tarih boyunca stratejik coğrafi konumu ve kültürel zenginliği ile öne çıkan önemli bir yerleşim merkezi olmuştur. Arkeolojik bulgular, İzmir’in geçmişinin M.Ö. 8000’li yıllara kadar uzandığını göstermekte, bu durum şehrin insanlık tarihi boyunca kesintisiz bir yerleşim yeri olduğunu ortaya koymaktadır. İzmir, tarih boyunca İyonyalılar, Persler, Romalılar, Bizanslılar, Türk Beylikleri ve Osmanlılar gibi farklı medeniyetlerin hâkimiyetinde kalmış ve bu sayede zengin bir kültürel miras oluşturmuştur. İzmir'in bir liman ve ticaret kenti olması, çeşitli kültürlerin şehre akın etmesine ve burada kalıcı izler bırakmasına vesile olmuştur. Roma İmparatorluğu’nun ikiye bölünmesinin ardından Bizans sınırları içinde kalan İzmir, dinsel ve kültürel bir merkez olarak önem kazanmış, İstanbul dışındaki kentler arasında başkent ilan edilmiştir. Erken Hıristiyanlık dönemine ait yedi kiliseden üçünün İzmir’de bulunması, şehrin Hristiyanlık tarihi açısından da ne denli önemli bir yere sahip olduğunu göstermektedir.
1071 Malazgirt Savaşı sonrasında, Anadolu’nun fethi için Sultan Alparslan tarafından görevlendirilen Çaka Bey, Bizans İmparatorluğu ile yürüttüğü mücadeleler sonucunda bir süre İzmir’de hâkimiyet kurmuştur (1081-1096). Ancak bu hâkimiyet uzun soluklu olmamış, şehir yaklaşık iki asır boyunca tekrar Bizans kontrolüne girmiştir. İzmir, 1310 veya 1317 yılında Aydınoğulları Beyliği (1308-1426) tarafından yeniden fethedilmiş ve 1390 yılında Osmanlı Devleti’nin himayesi altına girmiştir. Ancak, İzmir’in sahil kesimi, 1402 yılında Timur tarafından yeniden ele geçirilmesiyle 54 yıl boyunca Latin hâkimiyetinde kalmıştır. Nihayetinde II. Murat tarafından Osmanlı topraklarına katılan İzmir, bu dönemden itibaren Osmanlı idaresinde kalmıştır.
İzmir, Aydınoğulları Beyliği döneminden itibaren Müslümanların yönetiminde kalmakla birlikte, İslam öncesi döneme ait izlerini de koruyarak günümüzde de heterojen kültürel yapısını korumaktadır. Yunan ve Bizans medeniyetlerinin kalıntıları üzerine inşa edilen Türk-İslam kültürü, 1081 yılından itibaren İzmir ve çevresinde kendine has bir yer bulmuş ve bu kültürel sentez sayesinde şehir, İslamî dönemde de ilmî, kültürel ve sanatsal faaliyetlerin yürütüldüğü önemli bir merkez hâline gelmiştir. İzmir’in Ödemiş, Tire gibi ilçelerinde günümüze kadar ulaşabilmiş medreselerin varlığı şehrin merkezinde de medreselerin bulunduğuna işaret etmektedir. Ancak merkezdeki bu medreseler günümüze ulaşamamıştır. Bunun yanı sıra camilerin aynı zamanda birer eğitim ve öğretim kurumu olarak işlev gördüğü bilinmekte, şehirdeki cami ve kütüphaneler ilmî ve kültürel hayatın canlılığını ve devamlılığını sağlayan başlıca unsurlar olarak karşımıza çıkmaktadır.
İzmir’de İlmî ve Kültürel Hayat Sempozyumları dizisinin ilk etkinliği olarak gerçekleştirilecek olan bu uluslararası sempozyum, Aydınoğulları Beyliği döneminden başlayarak 14. ve 16. yüzyıllar arasında İzmir ve çevresinin ilim ve kültür hayatını ayrıntılı olarak incelemeyi amaçlamaktadır. İzmir ve çevresinde inşa edilen medreseler, burada yetişen ya da eğitim veren âlimler ve ilmî çalışmaları; dönemin sosyal, beşeri, fen ve sağlık bilimleri alanlarındaki bilimsel çalışmalar ve eserler vb. ilmî ve kültürel konular şehrin Beylikler ve Osmanlı dönemindeki ilmî ve kültürel düzeyini ortaya koyacak şekilde ele alınacaktır. Sempozyumda, 14-16. yüzyıllar arasında İzmir’deki ilmî ve kültürel hayat Temel İslam Bilimleri (Arap Dili ve Edebiyatı, Tefsir, Hadis, Fıkıh, Kelâm, Tasavvuf ve İslam Hukuku) ile İslam Tarihi ve Medeniyeti, Edebiyat, Sanat, Mimari, Dinler Tarihi, Felsefe, Fen Bilimleri, Coğrafya, Sağlık ve Sanat Tarihi gibi çeşitli alanlar çerçevesinde kapsamlı bir şekilde irdelenecektir.
Bu sempozyumun amacı İzmir’in ilmî ve kültürel zenginliklerinin bilimsel bir çerçevede ele alınmasına ve şehrin tarihine ve ilim dünyasına katkıda bulunmuş önemli şahsiyetlerinin tanıtmaktır. Bu doğrultuda, çeşitli arşiv kaynakları ve dijital veri tabanları üzerinden yapılan taramalar sonucunda 14-16. yüzyıllar arasında yaşamış olan âlimler, eserleri ve dönemin öne çıkan medreseleri tespit edilmiştir. Bu dönemde yaşamış olup eserlerinin önemi, çokluğu ve çeşitliliği ile dikkat çeken âlimlerin bütün yönleriyle sempozyum kapsamında araştırılması hedeflenmektedir. Sempozyum kapsamında 14.-16. yüzyıllar arasında yaşamış ve şehrin kültür ve ilim hayatında rol oynamış İzmir'e nispet edilen şahsiyetler ve eserleri de araştırma konusu olarak ele alınmaktadır.
İzmir’de İlmî ve Kültürel Hayat-1, 14.-16. yüzyıllar arasında İzmir’in ilmî ve kültürel hareketliliğini anlamak ve bu konudaki bilgi birikimine katkıda bulunmak amacıyla düzenlenmiş olup, bu alandaki araştırmaları teşvik etmeyi ve elde edilen bulguları akademik bir çerçevede paylaşmayı hedeflemektedir. Sempozyumun İzmir'in tarihi ve kültürel zenginliklerinin gün yüzüne çıkarılmasına ve bu alandaki çalışmaların ilerletilmesine katkı sağlaması beklenmektedir. Bu bağlamda sempozyum, İzmir tarihi ve kültürüne yeni bakış açıları kazandırılması ve bu alanlardaki akademik çalışmaların çeşitlendirilmesi açısından önemli bir adım olarak görülmektedir.